Hep gitme hayalleri kurduğumuz uzak ülkeler vardır. Küba bizim için o noktalardan biriydi. 1 Mayıs döneminde, topraklarını henüz Amerika talan etmeden görme şansımız oldu ve hiç doyamadan döndük. Küba gözlemlerimi ve Küba’nın kendi üretimi mucize bakım kremini bol fotoğraflarım eşliğinde sizinle paylaşmak istiyorum.
Küba, Karayiplerde bir ada ve biz Ada’nın nerdeyse yarısı kadar yol katettik. Küba bir çok güzelliği içerisinde barındıran bir ülke. Devlet biz turistlere lüks katamaranlar ile deniz, ada turları sunuyor. Varadero bölgesi Ada’nın turistlere yönelik tatil yöresi, tatil köylerinin çoğunu İspanyollar işletiyor. Diğer şehirlerde bildiğim kadarıyla tüm oteller devletin ve tüm çalışanlar da devletin memurları. Varedero yakın bir tariha kadar Küba vatandaşlarının giriş yapamadığı bir bölgeymiş, burada çalışmayan, işi olmayan Varedora’ya giremiyormuş. Biz uzun ve Fransa/Paris aktarmalı uçuşumuz sonrası tatilimize Varadero’da başladık, İspanyol otel zinciri Melia Varadero otelinde konakladık. Bu zincir ambargo sonrası Amerikaya karşı Küba’nın yanında durmuş, Amerika’nın Küba’da otel açarsan bizde açamazsın tehditlerine sırt çevirip Küba turizmine gerçekten çok büyük katkıları olmuş bir İspanyol zincirdir. Biz gittiğimiz tarihte henüz Amerika ile iyileşme süreci dedikodu seviyesindeydi ancak gizli saklı da olsa Amerikan otel inşaatlarının varlığı biliniyordu. Bu sebeple İspanyolların canı biraz sıkkındı. Bizim seyahatimize Varadero da başlamamız iyi bir tercih oldu çünkü yorucu bir yolculuk sonrası iyi bir dinlenme fırsatımız oldu. Katamaranla bembeyaz kumlarla, sıcacık Karayip deniziyle göz kamaştıran Cayo Blanco adasına gittik, hayallerimizdeki o tropik adalardan birisi.. Sahilde bir tane yemek yenilecek kocaman sahil restaurantı vardı, heryerden ıstakozlar, deniz ürünleri, mis gibi organik tavuklar, lezzetli ve doğanın sunduğu bir sürü güzellik açık büfe olarak servis ediliyordu. Istakozun ne kadar pahalı olduğu bir ülkeden gelince bu bolluk, ucuzluk ve lezzet insanı şaşırtıyor biraz. Soğuk İstanbul’da uzun bir yolculukla buraya gelmek gerçekten harika bir his verdi. Turizm sektöründe çalışanlar Küba’nın şanslı vatandaşları, çünkü bir aylık maaşı kadar hatta belki fazlasını biz turistlerden beklediği bahşiş ile kazanma şansları var. Bir şekilde eli turizme uzananlar iyi kazanç elde etme şansına sahip, yoksa Küba’da maaşlar oldukça düşük.
Küba’da turist para birimi cuc. 1 cuc, 1 euroya eşit. Türk turistler için pek ucuz bir yer sayılmaz bu açıdan bakınca, herşey euro hesabına geliyor. 1 cuc vatandaşın kullandığı peso’nun 24 katı değerinde. Yani Kübalılar için 1 cuc önemli bir miktar. Ortalama aldıkları maaş 20 euro kadar ve 1-2 cuc ciddi bir ek geliri oluyor. Bizim için 3-5 liranın belki bir değeri yok ama Kübalılar için fark yaratan bir tutar.
Küba’da beni en çok etkileyen, işte medeniyet budur dediğim düzenlerden biri, hamile eğitim merkezleri oldu. Küba’da kürtaj serbest ama hamile kadınlar bu merkezlerde doğum oncesi eğitim almak zorundalarmış. Devlet daha anne karnındaki bebeğe annesini eğiterek, bedensel ve zihinsel olarak hazırlayarak koruma altına almış oluyor bir anlamda. Sokakta gördüğümüz tüm çocukların gülümsemesinin bir sebebi olmalı diye düşünmüştüm sürekli… Evet Küba halkı binlerce euro gelire sahip değil, hangi arabayı alsam, daha büyük bir eve mi geçsem, şu markayı mı alsam derdinde değil ama devlet onlara yatacak ev, gidecek iyi eğitimli doktorları, iyi ilaçları, temiz gıdayı, okuyacak iyi okulları ve nihayetinde çalışacağı bir iş veriyor. Eşitlik veriyor. Belki yoksul görünüyorlar bize göre ama zenginliğin anlamını sorgulatan yüzler var Küba’da. Kıskançlık duygusundan yoksun, sürekli birbirine sarılan çocukları görüyorsunuz, insanların hep gülümsediğini farkediyorsunuz, hiç kavga edene rastlamadığınızı farkediyorsunuz sonra…Anneler dünyaya gelecek çocuğunun endişesini duymuyor bizler gibi, çünkü devlet onlara sahip çıkıyor. Aileleri onların iyi bir eğitim alacağından, üniversite okuyacağından, yiyecek lokmasının olduğundan, iş sahibi olacağından, topluma, dünyaya bir katkısının olacağından emin olarak dünyaya getiriyor, yani temel ihtiyaçlarının bir şekilde devletin karşılayacağının güvencesiyle dünyaya getiriyor. Herkes üniversite okumak zorunda değil elbette, istemeyenler meslek liselerinde eğitim alıp hayata daha erken atılabiliyor. Ama devlet size tüm bu imkanları sunuyor.
Küba devleti vatandaşına verdiği karneyle yemek ve bazı temel ihtiyaçlarını temin ediyor. Kübalılar, fotoğraflarımızda ve videomuzda da görebileceğiniz gibi hakkı olan pirinci, unu, tavugu vs. torbasına bu bakkala benzeyen noktalardan doldurup evine gidiyor. Devlet ev veriyor ama yeni evlenen çiftlere hemen bir rezidans açmıyor tabi ki =) Yeni evliler aileleriyle yaşıyor, aileler büyüyor. Komşusunun aldıklarını görüp imrenerek ya da kıskanarak yaşamıyorlar. İşte bu yüzden kıskançlık duyguları yok belki. Herkeste aynı hazeranlı sallanan sandalyeler, aynı eski televizyon, aynı dolaplar, aynı yiyecekler, aynı kalite ve bollukta giyecekler var.
Son senelerde isteyenler vergisini ödemek şartıyla (Küba halkı vergiyle daha yeni tanışmış, bizdeki gibi bir vergilendirme sistemi de mevcut değil, daha onlarda tam olarak neyin ne olduğunu olacağını bilmiyorlar aslında.) dilerse evini pansiyon olarak işletebiliyor, misafiri gelirse 2 odalı evinin bir odasını temiz çarşaflar sererek hemen gelenlere tahsis ediyor. Casa particulares denilen bu pansiyonlarda kalmak Küba’yı Kübalılarla yaşamak adına güzel bir tercih olabilir. Pansiyon olarak işletilen evlerin kapılarında tıpkı eczane tabelası gibi mutlaka bir Casa Particular amblemi görülüyor. Ya da evini bir minik restorana, kafeye çevirebiliyor, koyduğu sandalye kadar da vergi ödüyor. Sokakta birşeyler satabiliyor, ek gelir sağlayabilecek her işi yapabiliyor artık.
Küba’da turist çok seviliyor, saygı görüyor. Çok fakir sokaklarda dolaştık, başka bir ülkede olsak belki hoş olmayan şeyler yaşayabilirdik. Ama Küba’da hiç kimse size yan gözle bakmıyor, suç oranı çok düşük. Yok denilemez ama nerelere girdik, çıktık huzurumuzu dahi kaçıracak bir durum yaşamadık. Sizden sabun, kalem ya da çocukları için bişeyler isteyenler olabiliyor. Aslında devlet onlara tüm ihtiyaçlarını elinden geldiğince temin ediyor, ama pek de yeterli olmadığı zorluk çektikleri belli. Bu yüzden bu ülkeye gitmeyi düşünüyorsanız yanınızda sabun, şampuan, kalem gibi şeyler götürebilir, sizden bunları soranlarla paylaşabilirsiniz. Biz ziyaret ettiğimiz okulda hazırlıklı gitmediğimiz için para yardımında bulunduk. Küba’da kimse aldığını cebine kendisi için harcamak üzere cebine koymuyor buna güvenebilirsiniz, benden kalem isteyen öğretmene bağışımı sadece ikimizin olduğu boş bir okul kütüphanesinde vermiştim. Kendi cebine koymak yerine içeriye müdüre götürdü, çantasına koysaydı ben yine kötü bir fikre kapılmazdım ancak bunu yapması beni çok etkiledi. Bu bağışlar öğrenciler için toplanıp onların ihtiyaçları için dürüstçe kullanıldığına emin oldum. Melsela Cayo Blanco’ya giderken bindiğimiz devletin katamaranında çalışan ekipler sizden şovlar eşliğinde güzel bahşiş topluyorlar, biz bu bahşisleri o teknede çalışan 3 kişiye bölündüğünü düşünmüştük ama iş öyle değilmiş.. O marinada teknelerde ve karada çalışan tüm ekibe eşit olarak bölünüyormuş bu bahşişler. Müthiş bir paylaşım bence, toplumda bencillik yok tam bir latin ruhu.. Kaptan benim payım daha büyük olmalı ben koskoca kaptanım demiyor miçosuna, ona halatı bağlayan adamı da düşünüyorlar ya da karada temizlik görevlisini bile.. Ne kazanırlarsa kardeşçe paylaşıyorlar.
Okullarda, bakkalarında, sokaklarında hatta vatandaşın evinde, duvarlarda Che’nin, Fidel’in resimlerini görüyorsunuz. Devrim ile Küba yeniden doğuş, kardeşçe bir yaşam inşa etmiş, devrimin önderlerine sonsuz bir minnetleri, sevgileri var. İnsanların içinde muazzam bir insan sevgisi ve saygısı var. Kimse sizi kazıklamaz o coğrafyada, öyle bizdeki şark kurnazlığı kafası falan yok. 1 mayıs yürüyüşünde onbinlerce Küba’lı ile omuz omuza yürüdük, kimse bizi itmedi, kimse bize bunlar nereden gelmiş diye dik dik bakmadı, “turkiaaaaa” diyerek, sevinçle karşılandık, yağmurda ıslanmayayım diye bana şemsiye tutarak yağmur dinene kadar benimle beraber yürüdüler.. Bu kadar sıcak, itişerek değil omuz omuza yürümeyi bilen bir toplum. Hayran kalmamak mümkün değil.. Plaza de La Revolucion’da (devrim meydanı) Raul Castro’ya el sallayarak, hayatımızda görebileceğimiz en kardeşçe, en güzel 1 mayısı yaşadık. Raul Castro’nun yanında Venezuela devlet başkanı Maduro’ da dev gibi boyuyla bizleri selamlamak üzere meydandaydı. Farklı bir heyecan yaşadık gerçekten, bambaşka bir coğrafyada, bize çok uzaklarda, çok başka insanlarla bu kadar kolay bütünleşebilmemiz çok ilginç geliyor düşününce. Ama işin özünde olması gereken tamamen bu.
Küba halkı çok gururlu, her birinin duruşunda çok eğitimli olduklarını anlıyorsunuz. Sosyalizmin getirdiği zorluklar var muhakkak ama insanlardaki içinden dışına yansıyan o temizliği görünce hangi sistemin doğru olduğunu da sorgulamıyor değiliz.
Devlet temizlik konusuna çok önem veriyor ve yıllardır eğitici yayınlar yapıyormuş. Küba’da her renkten insan var, oldukça sıcak tropik iklime rağmen hiç kimseden en ufak ter ya da kötü koku alamazsınız. Bu kadar temiz bir toplum görmek bizi çok şaşırttı. Sabahtan akşama kadar kanter içinde çalışan insanlardan biraz bile kötü koku alamazsınız. Öğrenciler tertemiz, jilet gibi üniformalarla dolaşıyorlar, hepsi pırıl pırıl. Öyle bizim gibi kurutma makineleri hatta çamaşır makineleri falan da yok.. Nasıl bu kadar özenli ve kolalı bembeyaz gömlerle gezebiliyor küçücük çocuklar, insan hayret ediyor.
Küba devleti, karşı kıyısı Amerika’da kola içilirken, kendi çocukları mahrum kalmasın diye kendi kolasını üretiyor, fastfood zinciri var, kendi içkisini, ilaçlarını üretiyor hatta ihtiyacı olan ülkelere gönderiyor, hatta dillere destan mucizevi güzellik kremleri üretiyor ki Türk kadınları olarak oteli talan ettik =) Oraya tekrar geleceğim..
Tavukları olağanüstü lezzetli, tavuk tadını özlemişiz resmen, bildiğin köy tavugu ORGANİK! Günde 3 öğün yemekten ve bol rom tüketiminden kilo aldık döndük, Fatih Altay’lı nasıl aç kalmış şaşırdık elbet. Sadece bal gibi olgun mangolarını, ananaslarını ve kendi üretimi süt kokulu peynirlerini yesek başka birşeye yer kalmıyordu zaten..Bir de patates yok dediği memlekette, son yıllarda furya olan, biz de kilosu 25TL ye satılan tatlı patatesler gani gani.. Ve gerçekten lezzeti oldukça farklı. Burda biz ne tavuk, ne ananas, ne mango ne de tatlı patates yiyoruz o kadar net kıyas yapılabilir.
Küba’nın kendi ürettiği kolası Tukola’yı içtikten sonra cocacolayı, bira markası Bucanero’yu içtikten sonra da Efes’i falan ağıza sürmek namümkün artık. Dünyaca ünlü kokteylleri gerçekten çok keyifli, zaten hepsinin içinde muhakkak kendi markası olan Havana Club rom mevcut. Romunun büyük şişesi de 5 eurodan başlıyor… İtalya’da bazı yerlerde dolaptan soğuk su alınca pahalı oluyor, 1 lt suya o kadar vermiştik sanırım =) Yani Küba devletinin üretmediği birşey yok gibi ve ürettiklerinin fazlaca hakkını veriyor.. Tukola ve Havana Club’ı karıştırarak yaptıkları Cuba Libre kokteylleri çok meşhurdur. Bu Küba’nın simgesi ve gururu bir içkidir. Çünkü tamamen Küba malıdır, Kübalıdır, herşeyiyle Küba üretimidir. Küba libre havana club ve CocaColayla olmaz… İlla ki de Tukola koyacaksın.. Ki Tukola gerçekten benim gibi koyu bir CocaCola’cı için bile daha lezzetlidir, güzeldir
Sokaklarına karıştığınızda her adımızda ayrı bir film karesine girmiş oluyorsunuz. Önünüzden gerçek yaşamlar sürekli akıyor, takip edemeyeceğiniz kadar çok an yaşanıyor. Uzakta bir çocukla göz göze geldiğiniz zaman, gülümseyerek yanınıza koşuyor, sizinle konuşmak istiyor. Çok asil duruşları, çok yumuşak bakışları var, inanılmaz sevgi dolular.. Çekip alıyor seni herşeyden. Onları asla unutmamak için yapabileceğim tek şey fotoğraflarını çekmek ve hatta etrafını sardıklarında birlikte fotoğraf çektirmek, utangaçlık etmiyorlar kocaman gülümsemeye devam ediyorlar ve öpüşüp sarılıp ayrılıyoruz.. Sürekli aynı sahneyi başka renkte, başka çocuklarla yaşıyoruz. Böylesi bir sevgiyi kaç coğrafyada bu kadar içten, çıkarsız, sebepsiz yaşamak mümkündür acaba? Sizden çekinmemeleri, kaynaşmak istemeleri çok güzel birşey.
Çok renkli bir ülke, çok farklı ırklardan insanlar mevcut ama katiyen ırkçılık yaşanmıyor. Mahalleler beyazlar, siyahlar diye ayrılmamış.. Herkes içiçe yaşıyor, aynı görüyor kendini. Zaten ilkokul ziyaretimizdeki görüntülerde renk renk çocukların birbirlerine nasıl sarıldıklarını açıkca görebilirsiniz , ülkenin birliğini gösteriyor bu küçük çocuklar.
Okulda sınıfların kapıları hep aralık, pencereleri kocaman ve sadece ferforje demirler var. Yani sınıfların hepsi açıkta, bizim varlığımız onların dikkatini dağıtmıyor. Ziyaret ettiğimiz okulda, sınıfların dışında, ortada bir avlusu vardı, bu avluda anaokul öğrencileri oyun oynuyorlardı. Kimisi televizyonda çizgifilm izliyor, kimisi lego çözümlüyor, kimisi de resim yapıyor, küçük kızlar ortada dans ediyor.. Trinidad’da ziyaret ettiğimiz bu ilkokulun çok güzel de bir minik kutuphanesi vardı. Buraları ziyaret etmek insana gerçek Küba’yı yaşatıyor, onların eğitime olan özenlerini, şevklerini daha güzel görüyorsunuz. Bir coğrafyayı anlamak için yapılması gerekenlerden biri de çocukların arasına karışmak, onların hayatlarına tanık olmak gerekiyormuş meğerse. Bu okula gitmeseydik bence Küba’yı daha az yaşamış olurduk. En çok etkilendiğim, mutlu olduğum yer Trinidad’daki bu küçük, şirin okul ve onun içerisinde her yaştan, birbirinden güzel, ışık, neşe saçan çocuklardı.
Varadero, Cayo Blanco, Trinidad, Vinales, Pinar Del Rio, Santa Clara, Havana rotasında lüks tatil beldelerinden, katamaranlarından, çatışma izlerinin olduğu otellerden binalardan, muhteşem Pinar Del Rio’da mağara gezisinden, tepemizde uçuş yapan aura tinosalar eşliğinde doğada mangal keyiflerine, Hemingway’in evinden Daiquirisini içtiği bara, Rom müzesinden devrimin nasıl kazanıldığının izlerini hala taşıyan yollarına, caddelerine, şehirlerine, devrim mücadelesinde hayatını kaybedenlerin yol kenarındaki mezarlarında, Che’nin şehri Santa Clara’daki mozalesinde silah arkadaşlarıyla yanyana, onlarla, hep olduğu gibi, ebedi istirahatinde bile eşit oluşu. Santa Clara Muharebesinden kalan tren ve Batista’yı kaçmak zorunda bırakan muthiş mucadelenin anlatımlarıyla çok etkileyici bir 10 gün yaşadık. Zaten bu güzel Latin insanlarının o kardeşçe birbirini kollama tavrı da bu devrim ruhundan geliyordu. Bu kardeşlik kolay kazanılmamıştı.
Beni en çok heyecanlandıran halkla olan yakın ve sıcak temasımızdı, 1 Mayıs yürüyüşünden sonra, Havana kordonu boyunca yürümek ve sokaklarında kaybolup fotoğraf ve videolar çekmek gezimizin en güzel anlarındandı. Bir film setinde kaybolmuştuk adeta. Her bir sokak ayrı bir keşifti. Farklı dili konuştuğumuz ne çok insanla yürekten sohbet ettik, dans ettik, içki içtik o gün. Bayram günü olduğu için sokaklar çok kalabalıktı, herkes çok neşeliydi, herkes kapısının önündeydi, zaten Kübalılar kapı önü sohbetlerine bayılırlar, biz de onlara katıldık. Havana’da Malecon’a (kordonda) konumlanmış tarihi otel Hotel Nacional’de konaklamıştık, otelin özellikle asansörü bir harikadır. Odaları biraz küçük ama tarihi atmosferi gerçekten çok güzel, en azından kordon manzaralı bahçesinde oturup güzel binanın gölgesinde birşeyler içmek bile güzel olacaktır . Yine devlet tarafından yönetilen bu otelde bizden önceki sene Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’da konaklamış. Fidel Castro’nun korumasız ve şoförsüz dolaştığı Küba’da ilk kez bizim başkanımız için yollar ziyareti sırasında tehdit görüldüğü gerekçesiyle kapatılmış.
Havana’da San Jose pazarından güzel hediyelikler ve sokak ressamlarının eserlerini bulabilirsiniz. Pazarın hemen yanındaki antrepoda taze biraları gözünüzün önünde yapılan güzel bir mekan var. Çeşit çeşit renk renk biraları çok lezzetli, Pina Colada, Mojitolar yani tüm kokteyller çok ucuz, zaten Rom su gibi tüketiliyor. Bu mekan pazar çıkışı güzel bira ve yemek için ideal. Küba otellerinde yiyecek içecek çok bol, açlık çekenlere hayret etmek gerek. Bizim seyahatimizde eksik olan şey grupla gezdiğimiz için Casa particular de kalmamış olmamız ve Kübalı halkın minicik tek tük masalı restaurantlarından onların ellerinden lezzetli yerel tatlarından ve hesaplı yemeklerinden yememiş olmamız. Hayalimiz bundan 5-10 sene sonra Küba’nın yeni yüzünü görmek üzere tekrar gitmek ama o zaman bu eksiklerimizi tamamlama şansımız olur mu göreceğiz =)
Artık gelelim güzellik notlarına.. Meşhur bakım kremi “Alicia” 6 ayda bir üretiliyormuş, rehberimiz gittiğimiz dönemde bulamayabileceğimizi şöylemişti ama ben o kadar çok istemişim ki devlet beni hiç üzmedi, taze taze üretmiş, raflara koymuş =) 50ml olan bir kavanozun ücreti 7.75 cuc yani 7.75 euro.
Özellikle plasentalı gece kremi efsaneymiş. Propolis’li göz kremi ve plasentalı gece kremlerinden aldım. Denemeden bavulumu doldurmayı da istemedim, 2 şer kavanoz aldım. İlk kullandığım günlerde ürün beni çok mutlu etti ancak rutin cilt bakımı olarak yağ kesecikleri oluşturmaya, cildimi nefes aldırmayacak kadar örttüğünü hissetmeye başladım. Benim için fazla ağır bir krem. Artık Türkiye’de de satılıyormuş ancak fiyatlar inanılmaz uçuk. Bence Küba satış fiyatından 1 kuruş ya da bir cuc daha fazlasını haketmeyen aşırı abartılmış bir ürün. Ulaşılamaz olmak onu bir arzu nesnesine çevirmiş olmalı.
Bana bu seyehati nasıl gerçekleştirdiğimizi soran çok oluyor, onu da paylaşmak isterim. Biz karıkoca turla gezilere biraz karşı bir çiftiz aslında. Özgürlüğümüze düşkünüz, kendimiz keşfetmeyi seviyoruz. Ama bu kadar uzak bir noktaya, çok iyi hazırlanmadan gitmek büyük vakit ve nakit kaybı olurdu. Vip Turizm ile seyehat ettik ve seyehatimizin başından sonuna hiçbir konuda strese girmedik, uğraşmadık. Annem daha önce sevgili rehberimiz Kıvanç Demirel’in bir gezisine katılmıştı, ne kadar iyi bir yol gösterici olduğunu ve Küba konusunda çok bilgili olduğunu, Küba’yı çok sevdiğini bildiği için, Küba’yı yine onun eşliğinde gezmek istedik. İyi ki öyle olmuş, bize tüm bu yazdığım bilgileri ve çok daha fazlasını, çok ince detaylarına kadar aktarması sayesinde Küba’yı daha iyi anlayabildik. Sadece büyük devrimi, kahramanlarını, sokaklarını, turistik noktalarını değil, edebiyatını, halkını anlatarak, latin ruhunu, birçok kişinin bilmediği bilgileri bize aktararak Küba’yı hissetmemizi sağladı.
Şiirsel anlatımıyla seyehatimiz boyunca büyük keyif ve ilgiyle kendisini dinledik. Uçakta oturacağımız yerimizden, yemeğimizle içeceğimiz içkimize kadar bizimle ilgilenmesi büyük incelikti. Yani kısacası hiçbir şeyi düşünmeden sadece keyifle seyehat etmemizi sağlayan Kıvanç Demirel’e buradan sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum tekrardan. Kendisiyle inşallah Arjantin’de, Che’nin doğduğu topraklarda, Che’nin ayakizlerini takip etmeye devam ederiz =)
Yazım biraz uzun oldu, elimden geldiğince kısaltmaya çalıştım ama fotoğrafların çoğuna kıyamadım, bol bol ekledim. Sonuna kadar sabırla okuyanlarınıza, tek tek fotoğraflara bakanlarınıza çok teşekkür ederim. Pek fazla detay, gezdiğim her adımı, şehiri, tek tek yazmak istemedim, seyehat konusunda tavsiyeler niteliğinde bir yazı yazmak benim becerebileceğim birşey değil zaten. Sadece Küba’nın bana hissettirdikleri, hayran kaldığım yönlerini, biraz insani taraflarını algıladığım şekliyle sizinle paylaşmak istedim.
a Journey to Cuba from ciseren on Vimeo.
Bu güzel tatilimizi fotoğraflar dışında bir de kısa film haline getirdik. Aslında filmde benim çok az, birkaç küçük görüntüyle katkım var, yetenekli eşim Murat yine kaş göz arasında yapacağını yapmış, filmin sonunda yine gözlerimizi nemlendirecerek bir sahnede koymuş.. Oralara kadar gidip bakın kimi büyük saygı ve gururla ziyaret ettik. Küba’yı bu film sayesinde özledikçe tekrar yaşayacağız ve asla unutmayacağız. Siz de bu güzel ülkeyi merak ediyor ya da gitmeyi düşünüyorsanız filmi mutlaka gitmeden ve döndüğünüzde tekrar izleyin, tadı çok farklı olacak. Yukarıda filmimizi tıklarak izleyebilirsiniz.
Sevgiler..
Viva Cuba.
Kübayı gerçekten çok özlüyorum, inşallah hep böyle güzel insanlarınla, özel kalırsın.
81
Mayıs 13, 2015
Çiseren sayende sırada gideceğimiz ilk ülke küba olacak . O kadar iştahlandırdın bizi. sana hisettirdiklerini ben videonuzda hissetmiştim ve gidip görmek kimbilir nasıl diyorum eşimi kandırma çabalarındayım. zor olmayacak bu fotoğraflar ve videonzla Rehberinize tur firmasından ulaşabiliriz değil mi? ayrı ayarlamadınız doğru mu anladım? İnşallah bol bol gezersiniz biz de dünyayı sizin gözünüzden görürüz Murat’ın da gözlerine sağlık.
Mayıs 23, 2015
Çok teşekkür ederiz güzel dileklerin, beğen,n için sevgili Aslı. Evet vip turizmden ulaşabilirsiniz yeni programlarına dahil olabilirsiniz. Sevgiler..
Mayıs 13, 2015
Fotoğraflara bayıldım!!! Sizin filminiz ve fotoğraflarınızla Kübayı resmen yaşadım. Daha çok gezmelisiniz
Mayıs 23, 2015
=D ahh keşke dha cok gezsek, hatta işimiz bu olsa =)) şimdilerde bunlar donuyor aklımda.. Çok tesekkurler..
Mayıs 13, 2015
Fotoğraflar ve yazınız çok etkileyici, çok güzel insan portreleri gerçekten. Gidip göresi geliyor insanın. Paylaştığınız için teşekkürler ellerinize sağlık
Mayıs 23, 2015
Ben teşekkür ederim.. çok sevgiler
Mayıs 13, 2015
Çocuklar beni çok duygulandırdı. canlarım ne kadar içten bakıyorlar . Çok güzel bir yazı, muhteşem fotoğraflar ellerinize sağlık.
Mayıs 23, 2015
Çok teşekkürler =D
Mayıs 13, 2015
Sevgili Ciseren,
Gozune, eline saglik. Harika fotograflar, sahane bir gezi yazisi olmus. Video da muhtesem! Biz de Egemen’le 5 sene once ayni turu yapmistik. Yazi, fotograflar ve video ile tekrar tekrar yasadim, heyecanlandim, yeniden gidesim geldi.
Sevgiler,
Deniz
Mayıs 23, 2015
Çok teşekkürler Denizcim,
Gitmiş olanların beğenisi bizi daha çok mutlu ediyor. Şimdi burnumuzda tütüyor, tekrar gitmek için sabırsızlanıyoruz. Gidebilirsek neleri yerinde bulabileceğiz bakalım =)
Mayıs 13, 2015
Çiserencim,muhteşem bir yazı,muhteşem bir film ve muhteşem fotoğraflar.Kalemine ,gözüne,yüreğine sağlık.Resmen gitmiş gibi oldum.Ve şu anda oraya gitmeyi çok çok istiyorum.Umarım bir gün bende kızlarımla birlikte gidebilirim.Sevgiler
Mayıs 23, 2015
Sevgili Senemcim, inşallah güzel kızlarınla gidersiniz, çok güzel bir ada, herşey, çocukların gözünden kimbilir nasıl algılanır. Çok teşekkürler
Mayıs 13, 2015
nefis nefis …
Mayıs 23, 2015
Çok teşekkürler Ayçacım
Mayıs 13, 2015
Harika bir yazı olmuş… Kaleminize sağlık. İnşallah ocak ayında gideceğim ve gitmeden önce bir kaç kez daha okuyacağım
Mayıs 23, 2015
Harikasınız, çok imrendim henüz gitmemiş olmak ne güzel bir heyecandı :))) Dönünce filmi tekrar izleyin lütfen, aynı yerlerden geçmiş olacağız.
Ocak 10, 2016
Haftaya pazartesi kısmetse Küba ^^
Mayıs 14, 2015
Harika! Fotoğraflar ve video bize de mini bir tur yaptırdı…Seyahatlerinize özel kullandığınız ayrı bir fotoğraf makineniz var mı? Yoksa kocaman profesyonel kameralarınızı mı götürüyorsunuz? İki çocukla yükümü hafifletme yoluna bakıyorum da:))) Sevgiler
Mayıs 23, 2015
Merhaba Banu Hanım çok teşekkürler öncelikle =))
Biz karıkoca mark3 kullanıyoruz, 3 lens götürdük yanımızda. Bir de iphone
Mayıs 14, 2015
Gitmiş gelmiş kadar oldum Çiseren Hanım bir solukta okunan bir yazı, bakılmaya doyulmayan fotoğraf ve video hazırlamışsınız. Harika bir çiftsiniz sizi takip etmekten büyük keyif duyuyorum.
Mayıs 23, 2015
Çok çok tesekkur ederiz =DDD
Aralık 13, 2019
Harika bir yazı olmuş ve dikkatimi çeken alicia kremler hakkında düsünceleriniz oldu sizinde ilginizi çekerse Lr aloe vera kremlerimiz hakkında bilgi vermek isterim 5 senedir kullaniyorum ve cilt bakım uzmanıyım oldukçada ekonomik ve sağlıklı bakım ürünleridir ücreysiz üyelik ile her zaman alısverisinizi yapabilirsiniz tüm bayanlara ucretsiz uyelik acabilirim mesaj atmanız yeterli @lr_zeynep_laika
Mayıs 20, 2015
Çok güzel yazmışsınız. Sonuna kadar hiç sıkılmadan zevkle okudum. Resimler harika. Eşim her tatil planlamaya başladığımda Küba der durur bende hep başka yerlere bakardım. Hatta 2 hafta önce Miami’ye kadar gidip Küba’yı görmeden geldik. Ama yazınızı okuyunca çok pişman oldum. Bundan sonraki ilk istikamet Küba olacak kesin. Teşekkürler
Mayıs 23, 2015
Ne guzel sık seyehat ediyor olmanız, inşallah sonraki notanız Kuba olsun.. Miami’ye gitmiş biri olarak.. Kıyaslamak mumkun değil =)) ama lütfen giderseniz Kıvanç Bey’le olsun. Kesinlikle küba’yı bize gösteren, sevdiren kendisidir =)
Haziran 1, 2015
Ben gezi bloglarını çok fazla okuyan biri olarak bu kadar uzun bir yazıyı sıkılmadan okudum. Herşeyi çok güzel duygularınızı katarak anlatmışsınız. Daha siteyi incelemedim ama makyaj üzerine olduğunu fatkettim.Bence gezi yazılarına ağırlık verin. Çünkü güzel anlatıyorsunuz. Videoda süper olmuş. Emeğinize yüreğinize sağlık.
Nisan 30, 2016
Betül Hanım çok teşekkür ederim, tavsiyenize sanırım uyacagım. Çok sık yazı yazmadıgım için bence bir sakıncası yok, gezdikçe eklerim.. Tekrar çook tesekkür ediyoruö. gec yanıtımı bağışlayın
Haziran 24, 2015
harika bir yazı ve gezi olmuş, kelime atlamadan bir solukta okudum, keşke bize de nasip olsa ama zor artık, teşekkürler içim açıldı sayende
Kasım 8, 2015
23 Kasımda Küba da olucam.Yazınızı okuyunca daha da heyecanlandım,iştahlandım.Benim için çok yararlı bir ön bilgi oldu.Ben de sizler gibi gezmeyi çok seviyorum.paylaşımlarınız için teşekkür eder,size bol seyahatli bir yaşam dilerim.
Aralık 14, 2015
Biz de 24 Kasım’da Küba’ya gitme fırsatı bulduk. Seyahatimize Habana’dan başladık, Varadero’da bitirdik. Yeni dönmemize rağmen yazdıklarınızı heyecanla okudum. Rehberimizin bilgilendirmesi üzerine ben de Alicia kremden 2 şer tane aldım. 57 yaşındayım bakalım sonuç ne olacak. Küba’nın temizliği beni de etkiledi. Yollarda çöp, izmarit göremiyorsunuz. Paylaşımlarınız için teşekkürler…
Ocak 19, 2016
Ben de Küba’ya gittiğimde Varadero ve Havana’ya gitmiş ve hayran kalmıştım, ancak kesinlikle Küba’ya rehberle gitmek çok daha doğru bir tercih. Fotoğrafları gördükçe bizim ne kadar eksik gezdiğimizi fark ediyorum.
Muhteşem fotoğraflarınızla yeniden gitmiş kadar oldum! Ve video kesinlikle Küba’ya dair izlediğim en en en güzel videolardan birisi olmuş, ellerinize sağlık!
Çok sevgiler,
Özge
Mart 30, 2016
merhaba Çiseren hanım.
Yazınız ve resimler çok güzel. Ben de Küba hayranı biriyim ve yakında gitmeyi planlıyorum ancak sizden öğrenmek istediğim birşey var. Böcek fobisi olan biri olduğum için otelde veya diğer yerlerde bu konudaki temizlik durumu nasıl? gözlemlerinizi yazarsanız çok sevinirim şimdiden teşekkürler.
Nisan 30, 2016
Bilal Bey, tertemiz bir ülke, tertemiz insanlar… Ben bir böcek vs rastlamadım, bu konuda bir olumsuz duyum almadım.
Nisan 5, 2016
Birisi sizi duymuş olmalı. Bu kremin Türkiye distribütörlüğü alınmış. Yakında tüm eczanelerde olacakmış bilgi: https://www.aliciacosmetica.com/
Haziran 7, 2016
Merhaba,
Alicia Krem ile ilgilenenler var ise Kübadan getirtebiliriz.
Aralık 16, 2016
Urunu ne kadara getireceksiniz.
Haziran 14, 2016
merhaba. https://aliciacosmetica.com diye bi sitede bu kremleri 130 liraya satıyorlar. güvenli midir?
Ekim 12, 2016
Alicia Cosmetica, kremlerin Türkiye’deki tek resmi distribütörüdür, getiririz diyenler bavul ticareti olarak bu işlemi yapmakta ve yasadışı bir şekilde bunu sürdürmektedirler. Sağlığınızı riske atmadan https://www.aliciacosmetica.com üzerinden satın alım yapabilirsiniz.
Ekim 10, 2016
Merhaba Kubayı araştırırken yazınıza ulaştım. Yaşadığınız seyahatin tüm duygularını bize hissettirdiniz. Küba benim de gitmeyi çok istediğim bir ülke ve satırlarınızda o aradığım heyecanı buldum. Tam da hayallerimdeki gibi dedim. Kararsızlıklarım kayboldu, cesaretim arttı. Yakın zamanda ben de sizinle deneyimlerimi paylaşmayı Küba hakkında konuşmayı çok isterim. Küba otelleri çok pahalı, açıkcası Küba gibi bir ülkeden böyle fiyatlar beklemiyordum. Siz turizm şirketiyle gitmişsiniz sanırım kendiniz ülkeyi keşfetmişsiniz. Bu konuda bana nasıl tavsiyeleriniz olurdu? Çok teşekkürler şimdiden. Ayla
Kasım 7, 2016
Ayla Hanım mesajınızı yeni farkettim, kusura bakmayın. Dilerim hala vakit vardır.. Kuba gidilmesi gereken enn güzel ülkelerden biri, bence duygu alışverşi anlamında çok etkileyici. Biz VİP turizm ile gittik. aslına bakarsanız şuanda ambargo kalktıgı için fiyatlarda iyice artış olmuştur cunku amerikan turis akını sözkonusu, kalacak yer kısıtlı.. dolayısıyla fiyatlar arttıkca artıyor. VIP turizm çok sık tur duzenlediği için bir çok tura göre daha hesaplı. Uçak, transfer ve otel için onlardan bu firmalardan fayda saglayabilirsiniz, araştırmak gerek belki şuan daha hesaplı iyi hizmet verenler de vardır. Ama kendinize bolca vakit ayırmanızı, halk ile kaynamanızı öneririm. Küba insanlarıyla yaşadıkça güzelleşen bir ülke Çok özlüyorum =) Dilerim tekrar giderim, son durumunu bana bildirin lütfen =D
Ekim 31, 2016
çok güzel ve açıklayıcı bi yazı olmuş, ellerinize sağlık devamını bekleriz
http://aloeverabakimi.com/
Mart 13, 2018
merhaba..
bambaşka bir nedenle araştırırken sizin yazınıza denk düştüm..ve iyi ki de düşmüşüm…geçen hafta küba daydım…
tebrik ediyorum sizi ve eşinizi…
paylaşımlarınızı çok beğendim…
tam ben de birşeyler yazayım ve en azından arkadaşlarımla paylaşırım diyordum…vazgeçtim..sizin yazınızı ve videonuzu paylaşacağım..
sevgiler
ercan
Kasım 10, 2019
Muhteşem yazdınız. Biz Küba’ya iki kez gittik. İlk kez 1 Mayıs 2013 te bu yazdıklarınızı birebir yaşadık. Kalemim güçlü değil ben yazamam ama yaşadıklarımıza ve hissettiklerimize tercüman oldunuz. O turda hava Trinidad ve Varadero yaptık Guantanamera tur ile gittik Blanca ile. Şu anda istanbulda Küba kültür merkezi kurdu. 20 yaşına kadar Orda yaşadığı için bize de inanılmaz güzel hikayeler anlatmıştı. İkinci sefer yasaklar kalktıktan sonra 2017 de cruise gemisi ile küba mexica turu yaptık. En fazla havana ce çevresini gezdik. Ama inanın turizme açıldıktan sonra kapitalizmin etkilerini yaşadık ve çok üzüldük. Belki köyler yine aynidir ama Havana çok değişmiş.
Yazınızı paylaştık. İlk Küba turumu özledikçe yazını okuyacam. Sevgiler
Şubat 26, 2020
Küba’dan yeni döndüm ve son sözlerinizi tekrarlamak istiyorum “Küba’yı gerçekten çok özlüyorum . ..”
30 yakın ülkeyi gezmiş biri olarak Küba gerçekten farklı hissettirdi bana . Birde Fas ta buna benzer şeyler hissetmiştim . hislerinize ve izlenimlerinize katılıyorum . Ve bakirliğini korumasını diliyorum .